Datça Mutlu Sonlu Masöz Miray
Datça Mutlu Sonlu Masöz
Elizabeth’in bunları temizlemesini beklemek boşuna. Eskiden temizlerdi. Bu gü nlerde başka şeyleri temizleyecek fakat buzdolabını değil. Nate kendisi temizleyecek buzdolabının içini, yarın yahut öbür gün, vakti olduğunda.Ayrıca, bulabildikleriyle bir yiyecek uydurması gerek. Nate için bu bü yü k bir dert değil, yemek Datça Mutlu Sonlu Masöz pişirilirken hep yardım ederdi, eskiden elbet. Nate o gü nleri “eski gü nler” diye dü şü nü yor, geçmiş duygusal bir çağ, şö valyelik ü zerine bir Disneyland filmi gibi. Her süre erzak vardı o gü nlerde. Şimdiyse marketten alınacakların çoğunu Nate alıyor, eve gelirken bisikletinin sepetine hep bir iki kesekâğıdı yü klü yor.
Ne var ki, bazı lüzumlu şeyleri unutuyor, bu yü zden de eksiklikler oluyor. Yumurta yok, tuvalet kâğıdı yok. O zaman çocukları kö şedeki dü kkâna gö ndermek zorunda kalıyor, orada her şey daha pahalı. Daha ö nce, otomobili satmadan ö nce, bu o kadar bü yü k mesele olmuyordu. Elizabeth’i haftada bir, cumartesi gü nleri markete gö tü rü yor, eve dö ndü klerinde de onun konserve kutularını, dondurulmuş yiyecek paketlerini yerine yerleştirmesine yardım ediyordu.
Datça Mutlu Sonlu Masöz
Nate suları akan kokmuş ıspanağı sebze kutusundan çıkarıp çö p tenekesine gö tü rü yor. Paketten yeşil bir sıvı sızıyor. Yumurtaları sayıyor. Omlete kafi gelecek kadar yok. I˙ster istemez gene peynirli makarna yapacak. Bu da kö tü sayılmaz, çü nkü çocuklar makarnaya bayılırlar. Elizabeth bayılmayacak fakat, yine de yiyecek; sanki aklındaki son şey oymuş, Nate orada değilmiş şeklinde boş gö zlerle duvara bakarak, ağır ağır ateşte kızaran bir din şehidi benzer biçimde gülümseyerek, tabağındakinin hepsini yiyip yutacak.
Nate, bir makarnayı karıştırıyor, bir peyniri rendeliyor. Sigarasından kü l dü şü yor, her neyse ki tencerenin içine değil. Chris’in bir av tü feğiyle kafasını parçalaması onun kabahatu değil elbet. Evet, bir av tü feğiyle. Bu, Nate’in Chris’te her süre tatsız bulduğu aşırılığı, isteriyi ö zetliyor işte. Kendisi olsa, bir tabanca kullanırdı. Elbette bö yle bir şey meydana getirmeye niyeti olsaydı. Nate’in aslolan sinirine dokunan, telefon geldiğinde Elizabeth’in kendisine iyi mi baktığı: hiç değilse o bu yürekliliği gösterebildi. Hiç değilse o ciddiydi. Elizabeth bunları aslabir zaman açık açık sö ylemedi sö ylemesine, ama Nate onun ikisini kıyasladığından da, hâlâ sağ olduğu için kendisini kabahatlu çıkardığından da o denli kesin ki. Hâlâ sağ olmak ödleklik, başka bir şey değil.
Son yorumlar